MÜSTAKBEL MATEMATİKÇİYE ÖĞÜTLER

Saç sakal ağardı, yaş kemale erdi. Bu yaşa kadar hayata dair bir iki şey öğrendim. Bu yazı da öğrencilik ve akademik hayata dair öğrendiklerimden bir demet sunmak, yani gençlere öğüt vermek istiyorum.

                Doğrusunu söylemek gerekirse, gençliğimde pek öğüt dinlediğim söylenemez. Aşağıdaki verdiğim öğütlerin hepsini yerine getirmedim. Umarım siz benden daha akıllı çıkarsınız, çünkü ben çok zararını gördüm.

                ‘’Dünyaya bir daha gelsem aynı şeyleri yaparım ‘’ diyenlerden değilim. Çok yanlışım oldu, o yanlışları yapmazdım. Doğru yaptıklarımı da daha iyi yapmaya çalışırdım. Kesinlikle matematikçi olurdum, bundan hiç kuşkum yok, daha iyi bir meslek bilmiyorum ve olduğunu da sanmıyorum, ama yaptığım hatları tekrarlamazdım. Benden daha tecrübelilerin bana verdikleri öğütler üzerine, onların davranış ve tavırları üzerine daha fazla kafa yorardım.

                Çalışmak. İlk öğüdüm pek orijinal sayılmaz: Çalış! Hem de çok çalış! Çalışmadan başarı elde edilmiyor. Çalışmak ise yalnızlık demektir. Arkadaşların dans ederken, şarkı söylerken, top oynarken sen odana kapanıp çalışacaksın! Hiç kolay değil. Kendini zorlamak zorunda kalabilirsin. Kendini zorladığında da verimli çalışamayabilirsin. Olsun, sen çalışmaya çalış. İnatla devam et, gün gelecek verimli çalışacaksın ve çalışmaktan vazgeçmeyeceksin, alışkanlık haline gelecek, çalışmak varoluş nedenin olacak.

                Odaya kapanıp yalnız kalmak kolay olmadığı gibi, öğrenmenin kendisi de çoğu zaman sancılı bir süreçtir. Öğrenmek acı verir. Bu acıya dayan, hatta bu acıdan zevk almasını öğren! Sonuç olarak acı biberden zevk almasını öğrenen varlıklarız.(Birazdan öğrenmek yerine anlamak gerektiğini söyleyeceğim.)

                Belki paradoksal gelecek ama çok çalışınca hayattan daha fazla zevk alınıyor. Aşk, sevgi, sanat, eğlence filan daha yoğun yaşanıyor. Çok çalışırsan dünyevi zevklerden mahrum kalmayacaksın, kaygılanma.

                Yalnızlık. Çok çalışmak için her şeyden önce yalnızlıktan hoşlanmak gerekir, yalnız kalamayan kişi çalışamaz, çünkü düşünme eylemi büyük ölçüde tek başına yapılır. Yalnızlığının değerini bil, onu sev. En değerli hazinendir yalnızlık. Bunu böyle kabul et. Hiçbir zaman yalnızlığını kaybetme, çoluk çocuğa kavuştuğunda bile.

                Yalnızlıktan bunaldığında en rahat kanepeye uzan ve yalnızlığın keyfini çıkarıyormuş gibi yap, ‘’iyi ki yalnızım’’ diye mırıldan kendi kendine, bahşettiği bu yalnızlık için bilinmeyen güçlere şükret! Hatta bir filmin senaryosunda olduğunu düşle. Tek başına çalışan bir âlim… Romantik bir sahne… Filmin kahramanı da sensin. Dalganı geç. Dalga serbest.

                Başlangıçta yalnız kalmak zordur. Yalnız kalmaya zorlanıyorsan, tüm ihtiyaçlarını giderip her gün iki saat tek başına masa başında oturma sözü ver kendine. Önceleri masada oturup uyuya kalacaksın belki ama birkaç gün içinde mecburen düşünmeye başlayacaksın. Kimse o kadar süre uyuklayamaz.

                Yalnız kalmak için bulunduğun mekânı sevmen lazım. Odanı, evini kendi zevkine göre döşe, mekânın kişiliğini yansıtsın. Çok özel bir yer olsun. Kimseninkine benzemesin. Bunun için zaman harcamaya değer. Odana sığınmak ana kucağına sığınmak kadar hoş ve güven verici bir duygu olsun. Bir iki saksı bile odana sıcaklık katacaktır.

                Nasıl düşünülür? Pazılarını ya da karın kaslarını geliştirmen için yapman gereken hareketler bellidir. Uygun kitabı alırsan, okur, öğrenir ve gerekeni yaparsın. Hiç kuşkun olmasın ki talimatlara uyarsan bir zaman sonra sonuca ulaşırsın. Matematikçinin çalışması bir sporcunun çalışmasına benzemez. Matematikçi düşünür. Düşünmekte kolunu kaldırmak, başını çevirmek, barfiks yapmak gibi fiziksel bir eylem değildir. ‘’Kolunu kaldır’’ talimatına nasıl uyulacağı çok bellidir ama ‘’düşün’’ talimatına nasıl uyulacağı hiç belli değildir. Bir spor hocası sana doğru hareketleri öğretebilir ama kimse sana nasıl doğru düşünebileceğini öğretemez. Bu konuda tek başınasın, sana yardımcı olacak kimse yok. Düşünme eylemi tek başına ve zamanla öğrenebilir ve reçetesi yoktur. Olsaydı biri mutlaka kitabını yazardı ve hepimiz o kitabı okuyup doğru düşünürdük. Ayrımız gayrımız kalmazdı.

                Öğrencilik senin mesleğindi, senin işindir. Öğrencilik de öyle. Nasıl maaşlı bir çalışan belli saatlerde iş yerinde oluyorsa, sen de sanki maaşlıymışsın gibi belli saatlerde masa başında ya da sınıfta olmalısın. Hiçbir özrün olamaz. Ağabeyim evleniyor, halam ameliyat oldu, kardeşim sünnet olacak gibi bahaneler yok hükmündedir!

                Tabii her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Sen yine bildiğini yap. Gene de söylediklerime kulak ver, ne de olsa saçı sakalı değirmende ağartmadık!

                Başarılar dilerim.

                                                                                                                                                                                             Prof.Ali  NESİN


ÖĞRETME GARANTİSİ
UZMAN KADRO
TECRÜBE
 whatsapp numarası